TÜRK-İŞ 71 YAŞINDA
TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Ergün Atalay, Konfederasyonumuzun kuruluşunun 71. yılı münasebetiyle bir açıklama gerçekleştirdi.
Genel Başkan Ergün Atalay yaptığı açıklamada TÜRK-İŞ’in tüm baskı ve engellemelere rağmen 31 Temmuz 1952’de Türk işçisinin hak ve çıkarını korumak için kurulduğunu söyledi.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun 1 milyon 300 bini aşkın üyesiyle Türkiye’nin en büyük işçi örgütü olduğunu vurgulayan ATALAY şunları kaydetti:
“TÜRK-İŞ 71 YILDIR İŞÇİLERİN SESİ, GÜVENCESİ VE UMUDUDUR”
TÜRK-İŞ bünyesinde her siyasi görüşten, her düşünceden, her inanıştan insanların bir araya geldiği 71 yaşında koca bir çınardır. 71 yıldır evvela Türkiye’den yana olan TÜRK-İŞ, işçinin, emekçinin, emeklinin, tüm çalışanların, mağdurun ve mazlumların sesi, güvencesi ve umudu olmuştur.
31 Temmuz 1952 tarihinde 10 federasyon ve işçi sendikaları birliğinin bir araya gelmesiyle kurulan TÜRK-İŞ, bugün 34 üye sendika ile birlikte 1 milyon 300 bini aşkın üyesiyle ülkemizin ilk ve en çok üyeye sahip işçi sendikaları konfederasyonudur. TÜRK-İŞ, dönemin tüm baskı ve engellemelerine rağmen Türk işçisinin örgütlü mücadelesi neticesinde zor şartlardan geçerek bugünlere gelmiştir. Tabandan gelen işçi hareketinin en üst örgütüdür.
TÜRK-İŞ, gücünü Türkiye’nin dört bir yanında, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için alın teri döken üyelerinden almaktadır. Konfederasyonumuz, bütün iş kollarında ve ülkenin dört bir yanında temsil edilmektedir.
TÜRK-İŞ 71. yaşına “ekmek, barış, özgürlük” yolunda sürdürdüğü onurlu hizmetlerin gururuyla girmektedir. Adındaki Türkiye ibaresi ve logosundaki ay yıldızlı bayrakla, şimdiye kadar olduğu gibi ülkemizin birliği, huzuru ve kalkınması doğrultusunda işçilerin hak ve çıkarları için çalışmalarını sürdürecektir. Herkes bilmelidir ki Türkiye’nin ekonomide kat ettiği mesafede TÜRK-İŞ’e üye işçilerin alın teri ve emeği vardır.
71. yılımıza ulaştığımız bugünlerde çalışanların özellikle hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında ücretleri koruma altına alınmalıdır.
“ÜCRET ARTIŞI ENFLASYONUNUN ARKASINDA DEĞİL ÖNÜNDE OLMALI”
Ülkemizde son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon ücretleri eritirken, çalışanların alım gücünü önemli ölçüde düşürdü. Çalışanların sofrasındaki lokmayı her geçen gün küçülten bu süreç kabul edilemez. Gıdadan akaryakıta, elektrikten doğalgaza varıncaya kadar birçok her ürün ve hizmete günbegün gelen zamlar, artık baş edilemez bir hal aldı. Ücret artışlarının enflasyonu arkadan takip etmesiyle hiçbir meseleyi çözemeyiz. Çalışanların ücret ve gelirleri ne zaman enflasyonun üzerine geçerse, satın alma gücü artışı sağlanırsa o zaman geçim meselesi çözülür.
“ÇOK KAZANANDAN ÇOK, AZ KAZANANDAN AZ VERGİ ALINMALI”
Ülkemizde gelir vergisi ödeyenlerin çoğunluğunu ücretliler oluşturmaktadır. Gelir ve kazanç üzerinden alınan verginin yaklaşık üçte ikisi ücretliler tarafından ödenmektedir. Çalışanlar üzerinde uygulanan vergi sistemi adil ve doğru değil, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı, ücretli çalışanlar üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir.
“ÇALIŞMA HAYATINDAKİ BİRÇOK SORUNUN TEMEL NEDENİ SENDİKASIZLIKTIR”
Çalışma hayatındaki birçok sorunun temel nedeni sendikasızlıktır. Türkiye’de her gün 4 işçi iş kazasında hayatını kaybetmekte. Sendikanın olduğu yerde asgari ücret olmaz, ikramiye ile birlikte birçok sosyal hak olur. Birçok işveren sendikal örgütlenmeye karşı. Türkiye’deki işçilerin sendikalaşma oranı yüzde 14 düzeylerinde ve bu ülkemize yakışmamaktadır.
Ülkemizde sendikal örgütlenme, herhangi bir işveren ya da bürokratik baskı olmadan sağlanabilmeli. Tüm siyasi partilerden evvela bu konudaki samimiyetlerini göstermelerini bekliyoruz. Öncelikle kendi iş yerlerinde sendikal örgütlenmenin önünü açmasını istiyoruz. Sendikalar, demokrasinin olmazsa olmazı. Sendikalı çalışan sayısı artıkça, sendikalar güçlendikçe demokrasimizde güçlenecektir. Bu sayede hem kayıt dışılık hem de emek sömürüsü son bulacaktır.
Kamuda taşeron işçilik sorunu halen devam etmektedir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin en az önemsendiği işyerlerinin başında yine taşeron şirketler gelmekte. Taşeron uygulaması güvencesizliği kalıcı hale getirdiğinden taşeron lafını ülke gündeminden çıkaralım. TÜRK-İŞ’in işçileri, aileleri, 100 bine yakın taşeron işçi bir an evvel meclisten müjdeli haber beklemektedir. Aynı zamanda emeklilerimizin durumu bir kez daha gözden geçirilmeli. Rahat bir nefes alacak ücret artışı belirlenmelidir.
Çalışan çocukların sorunları Türkiye’nin temel sorunlarından olup bu sorunların çözümü yönündeki politikalardan da soyutlamak mümkün değildir. Tüm sosyal paydaşların çocuk işçiliğinin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve çocuk işçiliği ile mücadele konusunda farkındalığı artırmak amacıyla üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir.
71. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle, TÜRK-İŞ’in kurucusu olan işçi hareketinin öncülerine, bu mücadeleye emek vermiş işçi liderleri ve temsilcilerine, işçilerimize şükranlarımızı sunuyor, ebediyete intikal edenlere de Allah’tan rahmet diliyoruz.
Bir yanıt yazın